Yeni sayfanın içeriği



Tatil zamanı gelmişti. Babamın söz verdiği gün arabamıza her türlü ihtiyaçlarımızı doldurduk. Sabah erkenden Teke Yarımadasından yola çıktık. Çamların arasından
Devam eden bir yolda epeyce gittik. Daha sonra iklimin ve bitki örtüsünün değiştiğini gözlemledim. Kısa bir süre istirahat ettikten sonra birkaç saatlik zamandan sonra üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımadaya vardık. Deniz kenarına çadırımızı kurduk. Burana Datça olduğunu öğrendik. Datça’nın önemli bir özelliği de Akdeniz ile Ege Denizinin ayrıldığı bir yerde bulunmasıydı.Yarımadanın bir tarafındaki denizin sakin diğer tarafındaki denizin ise çok dalgalı olduğunu gözlemledim.Çok dalgalı olan denizin Ege,sakin bulunan denizin ise Akdeniz olduğunu babam söyledi.

O gece orada konakladıktan sonra ertesi gün sabah yola koyulduk. Yollar çok dönemeçli idi. Babam Ege Denizi kıyılarının dağlar denize dik geldiği için girintili çıkıntılı olduğunu söyledi. Daha sonra İzmir’e vardık. Antik Efes şehrini gezdik. Çok güzeldi. Yolumuza devam ettik.Gediz ve Bakırçay akarsularının sakin sakin denize doğru aktığını gözlemedim. Burada kısa bir istirahat yaptıktan sonra Kaz dağlarının eteklerine vardık.Yeşil bir alan üzerine çadırımızı kurduk. Akşamüzeri annem yemeklerimi hazırladı. Babam ateş yaktı. Burada çok güzel eğlendik. Tatil için gelen başka çocuklarla da tanıştık. O gecemiz çok güzel geçmişti.

Sabah yolumuza devam ettik.Babam size bir sürpriz yapacağım’dedi.Biraz yol gittikten sonra bir göl kenarına geldik.Göl çok sakindi. Fakat çok kuşların bulunması,havalarda uçması buraya ilginiç bir güzellik veriyordu. Babam buranın Manyas Kuş Cenneti olduğunu , bu akşam burada konaklayacağımızı söyledi.Çadırımızı yine kurduk.Hava çok güzeldi.Başka yerlerden gelen insanlar da çadırlarını kurmuştu. Yemeğimizi yedikten sonra çevredeki çadırlarda bulunan insanlar bir araya toplandı. İnsanlar çok mutluydu. Buradan da ertesi gün mutlu bir şekilde ayrıldı.

Ertesi sabah yolculuğumuz devam ediyordu. Yine bir akarsu kenarından geçiyorduk.Babam bu akarsuyun adının Sakarya Nehri olduğunu ve çevredeki ovaları suladığını,buraya hayat verdiğini söyledi. Biraz dinlendikten sonra yolumuza devam ettik.Bitki örtüsünün ve iklimin değiştiğini fark ediyordum.Etraf ormanlarla kaplı idi. Her taraf yemyeşildi.
Hava yağıyordu.Bir köy kahvesini bulunduğu yerde mola verdik.Babamgil bir çay içtiler.Orada bulunan insanlar burada havanın her mevsim yağışlı olduğunu ifade ettiler.Yolumuza devam ettik.
Havanın çok kirlendiği ve pis koktuğu bir yerleşim biriminin olduğu yere geldik.Babam burasının Karabük olduğunu, demir çelik fabrikasını bulunduğunu bu nedenle burada havanın her zaman çok kirli olduğunu söyledi. Yolumuza devam ettik. Birkaç saat sonra deniz kenarında bir ile geldik. Babam buranın Sinop olduğunu, yurdumuzun kuzeyindeki en uç notanın olduğunu söyledi. Şehir çok güzeldi. Karadeniz karşımızda kendini gösteriyordu. Küre Dağları da geride devam ediyordu. Burada deniz kenarının girintili çıkıntılı olmadığı dikkatimi çekti. Babama sorduğumda burada dağların denize paralel gittiğini söyledi. Burada öğretmen evinde kaldıktan sonra ertesi gün deniz kenarında kahvaltımızı yaptık ve yolumuza devam ettik Dağlardaki ormana hayran kalmıştım. Epeyce ilerledikten sonra büyük bir ovanın olduğunu ve buranın yemyeşil renklere süründüğünü ve akan yurdumuzun En büyük nehrinin bu ovadan denize döküldüğünü öğrendim.Bu ovanın adı Bafra idi. Biraz mola verdikten sonra Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı ilimiz Samsun’a vardık. Samsun gerçekten Karadeniz Bölgesi’nin en önemli şehri ve ticaret merkeziydi. O gün akşam öğretmenevinde konakladık. Ertesi gün deniz kenarında bulunan KurtuluşSavaşında kararların alındığı gemiyi gezdik. Çok etkilendim. Yolumuza devam ettik.Yine yemyeşil ağaçların arasından akan bir akarsunun çevredeki toprakları suladığını gözlemledim.Burası Çarşamba Ovası


idi. Akarsuyun adı da Yeşilırmak’tı. Bu ırmak ta buradaki topraklara hayat veriyordu. Akşam olmuştu. Ordu’da öğretmen evinde konakladık. Çok güzel bir şehirde.Yeşilliğine ,doğal güzelliğine hayran kaldım.Yolumuza devam ettik.Trabzon’a vardık. Trabzon da Doğu Karadeniz’in önemli şehirlerindendi. Burada da öğretmen evinde konakladık. Akşam Trabzon şehrini gezdik. Sabah arabamızlayolumuza devam ettik. Uzungöl’e vardık. Çok güzel bir doğa harikasıydı. Babam burada mutlaka kalalım, dedi. Çadırımızı kurduk. Hava çok soğuktu. Çadırımızın kenarına ateşimizi yaktık. Pazardan aldığımız etleri babam şişlere yerleştirdi. Karnım da acıkmıştı. Afiyetle yedik. Sabah ta kahvaltımızı bu doğa harikası yerleşim yerinde yaptık.

Yolumuza koyulduk. Etraf yemyeşil ağaçlarla,şırıl şırıl akan derelerle doluydu. Sanki cennet gibiydi. E pey yol gittikten sonra Trabzon’un ünlü Simena Manastırını ziyaret ettik. Çok ilginç bir yerdi. Dağın eteğinde ve yeşilliğin içerisinde kurulmuş ilginç bir yerdi. Çok yerli ve yabancı turist vardı. Öğleden sonra tekrar Trabzon’a geldik.Yolculuğumuz çok güzel geçiyordu.
Trabzon’den Rize’ye geçtik. Etraf çay fidanarınla doluydu. Babam buranın geçim kaynağının çay olduğunu dağların bile insanlarca düzeltilip çay ocakları yapıldığını , buranın Türkiye’nin çay ihtiyacını karşıladığını söyledi. Yolculuğumu çok güzel devam ediyordu…….

SORULARI  METNE GÖRE CEVAPLANDIRINIZ

1. Teke Yarımadası nerededir ?

2. Akdeniz ile Ege Denizi nereden ayrılıyormuş?

3. Akdeniz’in dalgaları nasılmış?

4. Ege kıyıları neden girintili ve çıkıntılıymış?

5. Gediz ve Bakırçay akarsuları hangi denizimize dökülür ?

6. Manyas Kuş Cenneti hangi bölgededir?

7. Karabük şehrinin havası neden çok kirliymiş?

8. Yurdumuzun kuzeyde en uç noktası neresidir ?

9. Karadeniz’e dökülen akarsular hangileridir ?

10. Trabzon şehri neleriyle ünlüdür?